Baharın gelişiyle içimiz de kıpır kıpır. İşte tam bugünleri yaşayan İbrahim’in bir gününe davet ediyoruz sizi: okulun son gününe. Bu yalın hikâyeyi okurken hoş tınıların size usulca eşlik ettiğini hissedeceksiniz.
Baharın gelişiyle içimiz de kıpır kıpır. İşte tam bugünleri yaşayan İbrahim’in bir gününe davet ediyoruz sizi: okulun son gününe. Bu yalın hikâyeyi okurken hoş tınıların size usulca eşlik ettiğini hissedeceksiniz.
İbrahim yeni bir güne uyanır. O gün, diğerlerinden biraz farklıdır. Aklında hep ince uzun parmakları vardır, bir de elma yanakları…
Bu kırmızı yanaklar rengini kimi zaman Manav Mehmet Amca’nın hediye ettiği elmadan, kimi zaman Fatoş Teyze ve Rasim Amca’nın renkli bahçesindeki güllerden alır. İbrahim’in heyecanlı parmaklarının kavradığı bu güller, avuç içleri gibi sırılsıklamdır o gün. Neyse ki gülleri onun yerine tutacak dostları vardır: Enes ve Ece. Sarı bir denizi andıran başak tarlasının ve pembe ağaçların eşliğinde yürüdükleri okul yolunun sonunda onları bir sürpriz beklemektedir.
İbrahim’in koluna girip tatlı telaşına tanık olun deriz. Bu bahar tadındaki hikâye dallarınıza hoş gelecek.