Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız…
William Shakespeare
Uyandığımızda yarım yamalak hatırlasak da yüzümüzü güldüren, şaşırtan, heyecanlandıran düşlerimizi yitirsek, hayat ne kadar tatsız olurdu değil mi?
Tozlu şehrin sakinlerinin, yakın zamana kadar sıklıkla gördükleri güzelim düşlerinin yerinde yeller esiyordu artık. Düşlerini çaldırdıklarından öylesine emindiler ki! Sonunda düşlerini kötü niyetli birine kaptırdıkları konusunda anlaştılar ve soluğu amansız dedektifler Fındıkkıran ve Atom’un bürosunda aldılar. Aldılar almasına ya, Fındıkkıran’ı bir düş hırsızının varlığına inandırmak kolay olmayacaktı.
Tozlu şehre bu tuhaf olayın yaşandığı günlerde ayak basan Kiraz ise kısa sürede, bu şehirdeki tek tuhaflığın kaybolan düşler olmadığını fark edecekti. İnsanların olduğu kadar, dükkânların isimleri de bir acayipti bu şehirde: Mmmm Pastanesi, Derdeçare, Çetinceviz, Bayan Lüle, Bay Telaş, Doktor Kuzukulak… Ve tabii ki, olayların akışı ve çözümlenişi de öyle olacaktı…