1970’li yıllar, bir edebiyat öğretmeni Anadolu’nun her yerinden yatılı okumaya gelen askeri öğrencilere şahane bir ödev verir. Gidin büyüklerinize küçükken dinledikleri masalları anlattırın ve üzerinde hiç değişiklik yapmadan yazın. Yıllarca ülkenin en ücra köşelerinden gelen yüzlerce öğrenci gidip büyüklerine masallar anlattırdılar. Bence o yılların en büyük özelliği, henüz televizyon kanallarının yaygınlaşmadığı, ortalıkta tablet, bilgisayar, cep telefonun olmadığı, X ve Y kuşağının bilinmediği, insanların hâlâ yüz yüze konuştukları, birbirlerini dinledikleri yıllar olmasıydı.
- Ahmet Şerif İzgören
Öğrenciler, öğretmenlerinin sözünü dinlediler… Büyüklerinden öğrendikleri Anadolu masallarını bir bir gelip yazarımıza anlattılar. O masallar önce Erdoğan İzgören’in kaleminde tekrar can buldu, sonra sayfalara döküldü. “Bir varmış, bir yokmuş…” demeyeli çok zaman oldu, gökten düşen elmaları da bilmiyorsunuz belki de, hele ki o üç elmanın paylaşıldığı günleri hiç yaşamadınız…
Hadi sizi alıp biraz o günlere götürelim, bakalım devler ne yapıyormuş, devleri aklıyla yenen Keloğlan nasılmış?
İşte size eskinin anlatımıyla eski günler… Kaybolan masalları kayboldukları büyülü ormanlardan, mavi mavi akan sihirli derelerden bulup çıkarmaya, sonra da onlara “merhaba” demeye hazır mısınız?